ZeRNaDo xXxCLaSeSxXx
Mesaj Sayısı : 254 Yaş : 101 Meslek : İ.K.M Lakap : Fatih E. BİNBUĞA Kayıt tarihi : 13/07/07
Character sheet Geveze Oyunlar: (0/0)
| Konu: ufacık bir sevgi.... Çarş. Ağus. 15, 2007 4:38 am | |
| SUSMAK VE ÖĞRENMEK Bir gün susmayı öğrendim. Öyle bir sustum ki belki sonsuza kadar
susacaktım.Çünkü susmak benim küçücük dünyamda babamla
kurduğum iletişim tarzıydı. Babam akşamları eve yorgun dönerdi.
Ben bütün gün evde sıkılır onun gelişini iple çekerdim. Daha o kapıdan girer girmez boynuna atılır onunla oynamak isterdim. Babam sarılır, öper sonra da, hadi odana git, derdi.
Yemek hazırlanınca annem çağırır bu defa masada bir araya gelirdik babamla.Onlar annemle konuşurken ben araya girer,
sesimi duyuramayınca da bağırırdım. Babam sinirlenir, 'Bütün gün insanlara kafa patlatmaktan bunaldım, birde sen kafamı ütüleme!' derdi. Annem de 'Bütün gün zaten seninle uğraştım,
bir çift laf da mı konuşturtmayacaksın babanla?' diye çıkışır,
beni odama gönderirdi. Çaresiz bir şekilde boynumu büker odama
yani hapishaneme doğru yol alırdım. Babam arkamdan,
'Bizim bir odamız bile yoktu, her şeye sahip, hâlâ ne istiyor
anlamadım.' diye bağırmaya devam ederdi. 'Keşke benim de bir odam olmasaydı, keşke bizim de evimiz bir odalı olsaydı da
hep birlikte otursaydık' derdim içimden; ama yüksek sesle
söylemeye cesaret edemezdim. Yemekten sonra babam
kanepeye uzanır, eline kumandayı alır, televizyon seyrederdi.
Beni yanına çağırır biraz severdi. Onun izleyeceği önemli
birşey varsa beni adeta yerimden bile kıpırdatmazdı.
Azıcık hareket edip koşup oynamaya çalışsam oda hapsim
yeniden başlardı. Bir gün anladım ki susunca babamla daha
iyi anlaşıyoruz. Bu defa susarak yapabileceğim oyunlar geliştirmeye başladım. Önce resim yaparak başladım işe. Babam çizdiğim resimleri çok beğeniyor; 'Bak, böyle uslu uslu oyna işte.' diyordu.
Babam bazen göz ucuyla bakıyor, resimle ilgili bir şey sorsam
afallıyordu. Ama bana kızarak beni artık odama göndermiyordu. 'Son günlerde ne de akıllandı benim oğlum.' diye komşulara anlatıyordu annem halimi. Resimlerim arttıkça ortalık
dağılmaya başladı. Annem 'Odanı topla!'diye odama kapattığında işe nereden başlayacağımı bilemiyordum. Ben bunlarla uğraşırken zaman geçiyor; ama odamı toparlamayı beceremiyordum. Annem odama gelip 'Bak sana resim yapmayı yasaklayacağım.' dedi bir gün. Susuyor olmamı usluluk olarak
değerlendiren ailem resim yapmayı da elimden alırsa ben ne
yapacaktım? Bu düşüncelerle bir aile tablosu yaptım. Babam
eve gelince uygun zamanı kolladım. Her zamanki gibi yemekler
yendi, odaya geçildi. Babam oturur oturmaz çizdiğim resmi getirdim.
Babam baktı. Hım, dedi 'Çok güzel olmuş.Bu adam benim
herhalde.' dedi. Ben 'Hayır o adam değil, bu çocuk sensin.'dedim.
O 'Hayır, bu adam benim, bu çocuk sensin, bu küçük kız da
arkadaşın.'dedi. Ben yine 'Hayır, o büyük adam benim, bu küçük adam sensin, bu küçük kız da annem.' dedim. Babam benimle
uğraşmaktan vazgeçip: 'Peki neden bizi küçük çizdin?' dedi. Heyecanla başladım anlatmaya.Ben büyüyüp adam olacağım.
İş bulup çalışacağım. Siz yaşlanıp küçüleceksiniz. Beliniz bükülecek, komşumuz Ahmet amca ile Ayşe teyze gibi küçücük kalacaksınız. Ben işten geldiğimde yorgun olacağım. Siz benimle konuşmaya çalıştığınızda işyerinde kafam şişmiş olacağından sizi duymayacağım bile. Siz benimle bir şeyler paylaşmak istediğinizde 'Hadi odanıza çekilin de kafa dinleyeyim.' diyeceğim.Ve bir de bağıracağım 'Her şeylerini alıyorum. Sıcacık odaları da var, daha ne istiyorlar' diye. Annemle babamın gözleri fal taşı gibi açılmıştı.
Duyduklarına inanamıyorlardı. Bana sarılıp beni öyle içten
bir okşayışları vardı ki sonsuza kadar konuşsam hiç bıkmadan
dinleyecekler gibiydi Farkında' Olmalı İnsan... Kendisinin, Hayatın Olayların, Gidişatın Farkında Olmalı
Ömür Dediğin Üç Gündür, Dün Geldi Geçti Yarın Meçhuldür, O Halde Ömür Dediğin Bir Gündür, O Da Bugündür | |
|